Modern suç biliminin kurucularından biri İtalyan Enrico Ferri, (1856-1929) katiller arasında yaptığı araştırmalar sonucu, bu tipleri 5 temel kategoriye ayırdı.
Deli katiller, doğuştan katiller, cinayeti alışkanlık haline getiren katiller, tesadüfi katiller ve tutkuları yüzünden cinayet işleyenler.
Teori ortaya atıldığında epey ses getirdi. Ancak sanırım artık eklemeler yapmak gerek bu yüz yıllık teoriye. Kiralık katiller, kadına pusu kuran sefil katiller ve işlediği cinayetin ardından kendini de öldüren katiller gibi...
Ferri’nin teorisiyle 1990 yılı ortalarında tanıştım. İlgimi çekti. Ülkemizdeki cinayet kültürü üzerine epey kafa da yordum o zamanlar. Sonra da zihnimin bir yerlerine kaldırdım bu teoriyi…
30 yıl gazetecilik yaptım bu ülkede. 27 yıldan beri yazı yazıyorum. Ona yakın kitabım yayınlandı. Gözlemliyorum, okuyorum, araştırıyorum. Ülkemi çok daha yakından tanımaya çalışıyorum. Kadın hakları ve kadın-erkek eşitliği üzerine onlarca yazı yazdım. Sevdiği kadının kılına zarar veremeyen, ama onun uğruna ortalığı birbirine katan erkeklerin hikayelerini okudum. Böyle arkadaşlarım da oldu. “Ölürüm yolu”na dediler sevdikleri kadınlara!
Kaybettiği kızın üstüne bir daha gül koklamayan adamlar tanıdım. İlk aşkını mezara kadar seven adamlar yaşıyor bu ülkede. Şunun şurasında otuz kırk yıl evvel, bir kızdan bir gülücük koparabilmek için aylarca uğraşan aşıklar vardı. Aşk acısını içine gömerek, sevdiği kızın evlendiği adamla mutlu olmasını bile dileyen nice adam tanıdım. İçi yangın yerine dönen, ama asla efendiliğini bozmayan çocuklarımız vardı ve hala da var.
Yılda ortalama dört yüz kadınımız vahşice öldürülüyor. Epey bir zamandır bu katillerin sırrına az da olsa erebilmek için Ferri gibi başkaca suç bilimi uzmanlarının eserlerini de araştırdım. Anlamaya çalıştım bu suç dünyasını, bu heriflerin kafalarının arkasında yatan dürtüleri… Bu tipleri motive eden şeylere kafa yordum. İşin içinden çıkmak zor…
Bu arada ABD ve bazı büyük kapitalist ülkelerde otuz kırk yıl önce kurulan ve katillerin psikolojik profilini çıkarmayı amaçlayan kurumlardan bizde var mı bilmiyorum. Umarım işe yarar kurumlar vardır.
Zira, dehşet bir sorunumuz var artık birkaç yıldır! Çok sayıda erkek boşandığı, boşanmak üzere olduğu ya da bambaşka nedenlerle karısını, hatta çocuklarını öldürüp ardından kendini de öldürüyor! İşte yeni sorunumuz bu! Harekete geçmeden bu adamları durdurmanın acilen bir yolunu bulmak gerek. Cinayetleri durdurmak için; onları kendi canlarından da vazgeçiren, motive eden her ne ise işte onu ortaya çıkarmak şarttır! Davranış bilimleri enstitüleri de bunun için var zaten dünyada. Önlem alamazsak şayet, geçmiş ola. Kendi canından da vazgeçen ve cinayet için yola koyulmuş bir katili ancak tanrı durdurabilir çünkü…