Cumhuriyet aydını
yıldızlara gitti
Türkiye sosyal bilimlerinin gelişim çizgisine yakından bakıldığında, bazı isimlerin yalnızca akademik üretimleriyle değil, temsil ettikleri değerlerle de bir dönemi omuzladığı görülür. Prof. Dr. Nermin Abadan Unat, bu nadir isimlerden biridir. Onu yalnızca iletişim araştırmalarının öncüsü ya da göç sosyolojisinin kurucu figürlerinden biri olarak anmak eksik kalır; Abadan Unat aynı zamanda bilimin kamusal sorumluluğunu hayatının merkezine yerleştirmiş bir Cumhuriyet aydınıdır.
1921 yılında Viyana’da başlayan yaşamı, 20. yüzyılın sarsıcı kırılmalarıyla yoğrulmuş bir bilinç dünyasını da beraberinde getirdi. Faşizmin yükselişi, savaşlar, kitlesel göçler ve ulus-devletlerin yeniden yapılanması… Tüm bu tarihsel dalgalanmalar, onun düşünsel pusulasını şekillendirdi. Türkiye’ye gelişini izleyen yıllarda, genç Cumhuriyet’in eğitim seferberliği içinde yetişen öncü kadın kuşağının simge isimlerinden biri oldu. Kendi hayat hikâyesini, bireysel bir başarıdan ziyade kamusal bir dönüşümün sonucu olarak görmesi bu yüzden tesadüf değildi.
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki eğitiminin ardından gazetecilikle kurduğu bağ, onu akademide farklılaştıran temel eşiklerden biri oldu. Basının gündelik pratiklerini yakından tanıması, iletişimi yalnızca bir teknik alan değil, toplumsal ilişkilerin kurucu unsurlarından biri olarak ele almasına imkân tanıdı. Daha sonra Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yürüttüğü çalışmalarla, iletişim araştırmalarının Türkiye’de bağımsız ve saygın bir disiplin olarak yerleşmesine öncülük etti. Bu yönüyle Abadan Unat, yalnızca bilgi üreten değil, alan inşa eden bir bilim insanıydı.
1960’lardan itibaren yoğunlaştığı göç çalışmaları ise onun uluslararası düzeyde tanınmasını sağladı. Avrupa’ya yönelen Türk işçi göçünü sosyolojik, siyasal ve kültürel boyutlarıyla ele alan araştırmaları, göçü geçici bir emek hareketi olarak gören dar bakış açılarını aşan bir perspektif sundu. Göçmen kadınların deneyimlerinden diaspora kimliklerine kadar uzanan bu çalışmalar, bugün hâlâ güncelliğini koruyan kavramsal çerçeveler ortaya koydu. Avrupa Konseyi ve UNESCO gibi kurumlarda üstlendiği görevler, onun bilimsel birikimini uluslararası politika ve tartışma zeminlerine taşıdı.
Nermin Abadan Unat’ın mirası, akademik kitap ve makalelerin çok ötesindedir. Kadın hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve yurttaşlık bilinci konularındaki ısrarlı duruşu, onu düşüncenin eylemle buluştuğu bir çizgide konumlandırdı. Kız çocuklarının eğitimi ve kadınların kamusal alandaki varlığı konusunda yürüttüğü mücadele, teorik bir savununun ötesinde, bizzat yaşanmış bir tanıklıktı. “Cumhuriyet sayesinde” vurgusu, onun için bir slogan değil, hayatının özeti niteliğindeydi.
Yaşamının son dönemlerinde dahi üniversitelerin özerkliği, bilimsel düşüncenin özgürlüğü ve demokratik değerler konusunda söz almaktan çekinmemesi, onun entelektüel cesaretinin sürekliliğini gösterir. Sessizce köşesine çekilmeyen, aksine her dönemde sorumluluk alan bir aydın profili çizmiştir.
Nermin Abadan Unat, ardında yalnızca güçlü bir akademik külliyat değil, aynı zamanda ilkesel bir duruş bıraktı. Bilginin iktidarla değil, hakikatle kurduğu ilişkiyi savunan bu duruş; bugün sosyal bilimlerle uğraşan herkes için yol gösterici bir miras niteliğindedir. Onu saygıyla anarken, bıraktığı düşünsel izlerin Türkiye’nin entelektüel haritasında uzun yıllar boyunca yaşamaya devam edeceğini biliyoruz.