Son günlerde yaşadığımız acı haberler yüreklerimizi dağlıyor. İzmir Menemen’de bir lise öğrencisinin babasını öldürüp annesini yaralaması… Henüz iki gün önce 16 yaşında bir gencin tüfekle karakolu basıp iki polisimizi şehit etmesi… Henüz çocuk denebilecek yaşta, umut dolu olması gereken fidanlarımız neden bu denli korkunç suçlara bulaşıyor?
Bu sorunun cevabı basit değil. Tek bir sebebe bağlamak kolaycılıktır. “Anne-baba ilgisizliği”, “ekonomik sıkıntılar”, “eğitimsizlik”, “internet ve sosyal medyanın yozlaştırıcı etkisi”, “dini örgütlerin ve radikal yapılarının çocukları kandırması”... Hepsi ayrı ayrı doğru, ama hiçbiri tek başına yeterli açıklama değil.
Ailenin Yükü
Bir çocuk önce evde öğrenir hayatı. Sevgiyle büyütülen, değer verilen, dinlenen bir çocuk kolay kolay nefretle dolmaz. Ancak günümüz şartlarında anne babalar ya geçim derdinde ya da modern dünyanın hızına yetişme çabasında. Çocukla kurulan bağ zayıfladıkça, “dışarıdaki sesler” çocuğun içindeki boşluğu dolduruyor.
Eğitimdeki Eksiklik
Okullarımız çocuklara sadece bilgi aktarıyor, ama hayatı öğretmiyor. Bir genç nasıl öfkesini yönetir? Nasıl umutsuzluğa kapıldığında ayağa kalkar? Nasıl dijital dünyanın sahte kahramanlarına kanmaz? Bu soruların cevabını eğitim sistemimiz vermiyor.
Ekonomik ve Sosyal Çıkmaz
İşsizlik, yoksulluk ve gelecek kaygısı gençlerin ruhunu daraltıyor. Umudu olmayan çocuk, kolayca öfkeye teslim oluyor. Sokaklarda, sosyal medyada, marjinal grupların tuzağında kendine bir “kimlik” arıyor. İşte bu noktada IŞİD gibi örgütler veya farklı şiddet odakları, gençlerin zihinlerini ele geçiriyor.
Modern Çağın Çıkmazı
Teknoloji bağımlılığı, sosyal medya kahramanlığı, şiddetin ekranlarda sıradanlaştırılması… Çocuklarımız “rol model” olarak şiddeti görüyor. Bir bilgisayar oyununda kurşun sıkmakla, gerçek hayatta tetiğe dokunmak arasındaki çizgi bulanıklaşıyor.
Çözüm Nerede?
Çocuklarımızı suçtan uzak tutmak için “bütüncül” bir bakışa ihtiyacımız var:
-
Aileyi yalnız bırakmayan sosyal politikalar,
-
Çocuğu sadece sınav makinesi değil, birey olarak gören eğitim sistemi,
-
Gençlerin enerjisini sanata, spora ve üretime yönlendiren projeler,
-
Sosyal medyada ve dijital dünyada denetim mekanizmaları,
-
Ve en önemlisi, “bizim evladımız” diyerek her çocuğa sahip çıkabilen bir toplum bilinci.
Unutmayalım: Bir çocuk suça bulaştığında sadece o değil, bütün toplum kaybediyor. Eğer çocuklarımızı suçlu hale getiren sistemin çarklarını görmezden gelirsek, yarın çok daha acı haberlerle uyanabiliriz.