CHP’ye yönelik operasyonlar ve ekonomi

CHP’ye yönelik operasyonlar ve ekonomi

Ekonomide bu iktidarın iyileştirme adına yapacağı hiçbir şey kalmadı. Tek beklentimiz, “Aman daha beter hale gelmesin.” İşlerin daha da beter olmaması için, en azından finans piyasalarında işlerin normalleşmesini bekliyoruz. İktisatçıların görevi sadece ekonomik gelişmelere bakarak değil, jeopolitik ve iç siyasal gelişmelere bakarak da geleceğe yönelik uyarılarda bulunmaktır.

Türkiye’de Merkez Bankası’nın politika faizi ile TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranları ve Merkez Bankasının beklediği yılsonu enflasyon hedefi arasında çok yüksek bir reel faiz var. Merkez Bankası’nın piyasa aktörleri arasında yaptığı ankete göre de 12 ay sonrası için enflasyon beklentisi yüzde 24. Ancak 12 ay sonrası için faiz yüzde 49. Merkez Bankası, enflasyon beklentisinin iki katı kadar reel faiz veriyor.

Bu yüksek faizden, nüfusun yüzde 2.5’i kadar olan bir kesim ile Türkiye’ye sıcak para getiren yerli ve yabancılar faydalanıyor. Devletin iç ve dış borçlanma maliyetleri artıyor. Bütçedeki faiz ödemeleri de rekor kırıyor. İlk altı ayda bütçe gelirlerindeki artış yüzde 45, ama faiz giderleri artışı yüzde 96… Bu faizleri devlet, bizden topladığı vergilerle ödüyor.

Bütçede artan faiz ödemesi demek, daha fazla bütçe açığı demek.Daha fazla bütçe açığı demek, daha fazla enflasyon demek. Daha fazla enflasyon, dar ve sabit gelirlilerin, malını satmakta zorlanan esnafın daha fazla yoksullaşması demek.Bu kadar yüksek reel faiz, sanayide iflas demek, işçi çıkarmak demek, daha fazla işsizlik demek.Artan bütçe açığı, zaten berbat bir hale gelmiş eğitim sisteminin daha da berbat hale gelmesi, sağlık hizmetleri ve diğer kamu hizmetlerinin daha fazla aksaması demek.

Merkez Bankası, Mart ayında faizleri indirecekti. Ancak 19 Mart Yargı Darbesi gelince, bırakın faiz indirmeyi, faizleri artırdı. Artan faiz nedeniyle hem devletin hem de özel sektörün iç ve dış borç ödemelerinin maliyetleri yükseldi. Ekrem İmamoğlu’na yapılan yargı darbesinin ekonomiye tahribatı, benim ilk hesaplamalarıma göre 90-110 milyar dolar arasında. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 150 milyar dolarlık bir bedelden söz ediyor. 6 Şubat depreminin maliyeti 120 milyar dolardı. Bir siyasi ihtiras nedeniyle bu milletin ödediği bedeli düşünün.

Temmuz’un 24’ünde Merkez Bankası tekrar toplanacak. Piyasada en az 3.5 puan faiz indirimi bekleniyor. Esasında Merkez Bankası Haziran’da da faizi düşürebilirdi ama CHP’ye kayyum atama davası nedeniyle çekindi, faizi sabit tuttu. Dava Eylüle ertelenince, başta borsa olmak üzere para piyasalarında bir sakinleşme yaşandı. Temmuz enflasyonun açıklanması ile birlikte sağlam bir faiz indirimi beklentisi yaygınlaştı.

Ama o da ne. Antalya Belediye Başkanı tutuklandı. Bu yazı kaleme alındığında sonuç belli değildi. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı ile Adıyaman Belediye Başkanı İstanbul Savcılığınca polis zoruyla yaka paça gözaltına alınmış adliyede hakim karşısına çıkmayı bekliyordu. Ayrıca bir hukuksuzluk varsa, neden Adana ve Adıyaman Savcılıkları değil de İstanbul Savcılığı sorusu, operasyonların inandırıcılığı açısından, sadece siyaset ve hukuk camiasında değil, elbette finans piyasalarında yanıt arıyor.

Bu operasyonların finans piyasasına etkisi ne olur demeye kalmadan, zaman ayarı belli olmayan ama pimi çekilmiş son bomba geldi.CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in dokunulmazlığının kaldırılması için Cumhurbaşkanlığı Fezlekesi Meclis Başkanlığına, Meclis Başkanlığından da ilgili komisyona gönderildi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in dokunulmazlığının kaldırılma etkisi 19 Mart’tan sonra ekonomide yaşanan depremden çok daha fazla olur. Bu şartlar altında, Merkez Bankası 24 Temmuz’da faizleri indirir mi, indirirse ne kadar indirir? Finans piyasaları bu sorunun yanıtını arıyor. Ama sorular burada kalmaz. Bir başka soru daha gelir elbette.

“Özgür Özel’in dokunulmazlığı kaldırılıp tutuklanırsa, bir daha sandık gelir mi?”