CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun casusluk suçlamasıyla ifade vereceği İstanbul Adliyesi önünde yaptığı açıklamada;
"Hırsız dediler, olmadı. Yolsuz dediler, olmadı. Teröre destek dediler, olmadı. Şimdi son çare casus demeye kalktılar. Yazıklar olsun. Ama Ekrem Başkanı kendi davasına, kendini savunmaya götürmeyenler, buna izin vermeyenler bir pazar günü saat 11'de onu Çağlayan Adliyesi'ne getirip ona sorular soracaklarmış. Bugün Ekrem Başkan'a yeni sorular sormak, soru değil, savcılığın, başsavcılığın kendi itirafıdır. Onun itirafı; diplomaya saldırdım, geri tepti. Yolsuzluk dedim, geri tepti. Terör dedim, geri tepti. 'Çaresizim, çaresizim, çaresizim' diyor başsavcı" ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun casusluk suçlamasıyla ifade vereceği İstanbul Adliyesi önünde yaptığı açıklamada;
"Hırsız dediler, olmadı. Yolsuz dediler, olmadı. Teröre destek dediler, olmadı. Şimdi son çare casus demeye kalktılar. Yazıklar olsun. Ama Ekrem Başkanı kendi davasına, kendini savunmaya götürmeyenler, buna izin vermeyenler bir pazar günü saat 11'de onu Çağlayan Adliyesi'ne getirip ona sorular soracaklarmış. Bugün Ekrem Başkan'a yeni sorular sormak, soru değil, savcılığın, başsavcılığın kendi itirafıdır. Onun itirafı; diplomaya saldırdım, geri tepti. Yolsuzluk dedim, geri tepti. Terör dedim, geri tepti. 'Çaresizim, çaresizim, çaresizim' diyor başsavcı" ifadelerini kullandı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının "casusluk" soruşturması kapsamında ifadeye çağrılan CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'na destek amacıyla CHP’nin çağrısıyla Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi önünde vatandaşlar bir araya geldi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, adliye önünde kurulan alanda vatandaşlara seslendi. Özel;
"Oy verdiğine, iradesine sahip çıkmak için, bir sonraki Cumhurbaşkanımız Ekrem İmamoğlu'nun arkasında AK Toroslar çetesinin karşısında durmak için gelenlere selam olsun" diyerek vatandaşları selamladı.
Özel, şöyle konuştu:
"19 Mart tarihinde bir darbeye giriştiler. İşte bugün bir pazar günü onlar yolları kapamışken, otobüsleri engellemişken, köprüleri kaldırmışken, vapurları bağlamışken burada tarih yazanlara helal olsun. Cemal Süreya'ya soruyorlar 'Hayat hikayeni anlat' diye. Diyor, '6 yaşında annem öldü. 7 yaşında okuma yazma öğrendim. 11 yaşında Dostoyevski okudum. O gün bugündür huzurum yoktur'. Bu meydandakiler de 31 Mart'ta, 47 yıl sonra partisini birinci parti yaptılar.
Ekrem İmamoğlu, dört sefer üst üste Recep Tayyip Erdoğan'ı yendi. Bunu hazmedemediler. Geçen sene 2 Ekim günü, Çağlayan Adliyesi'ne AK Toroslar çetesini yolladılar. O gün bugün huzurumuz yoktur. Huzura ermek için, evde tek başına oturmak, tasalanmak, kaygılanmak maalesef çare değil. Huzura ermenin bir yolu var. Onu da bu meydan biliyor. Bir araya gelmek, çağrıldığın yere gelmek, birlikte olmak, birlikte direnmek.
19 Mart'ta Ekrem Başkanımızı sabahın erken saatlerinde evinden gözaltına aldıklarında hepimiz darbeyi görmüştük. Darbenin hedefinin Saraçhane'deki İstanbul Büyükşehir Belediye binası olduğunu biliyorduk. Bir çağrı yaptık. Oraya gittik ve orada 7 gün boyunca, 7 gün 7 gece tüm engellemelere rağmen İstanbul'da önce 5 gün, sonra 10 gün eylem yasağı kararına rağmen Saraçhane'ye gidenler bir tarih yazdılar. Bugün İstanbul Büyükşehir'de kayyım yoksa, bugün İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni İstanbulluların seçtiği belediye meclisinin içinden bir vekil yönetiyorsa ve gelecekte kurulacak sandık için bugün Ekrem İmamoğlu açık farkla önde ve cumhurbaşkanlığına yürüyorsa bu Saraçhane'nin sayesindedir.
19 Mart darbesini planlayanların, yapanların hesabı kitabı önce Saraçhane'de, sonra Maltepe'de, sonra her hafta sonu bir şehirde, her çarşamba İstanbul'un bir ilçesinde sizin ortaya koyduğunuz bu büyük mücadeleyle ters tepti. Peki bizim bugün burada ne işimiz var? Bizim burada olmamız Ekrem Başkan'a atılan yeni bir iftira yüzünden. Ancak, bu iftiraya, bu yalana ne gerek var? Hırsız dediler, olmadı. Yolsuz dediler, olmadı. Teröre destek dediler, olmadı. Şimdi son çare casus demeye kalktılar, yazıklar olsun. Ama Ekrem Başkanı kendi davasına, kendini savunmaya götürmeyenler, buna izin vermeyenler bir pazar günü saat 11'de onu Çağlayan Adliyesi'ne getirip ona sorular soracaklarmış.
Bugün Ekrem Başkan'a yeni sorular sormak, soru değil, savcılığın, başsavcılığın kendi itirafıdır. Onun itirafı; diplomaya saldırdım, geri tepti. Yolsuzluk dedim, geri tepti. Terör dedim, geri tepti. 'Çaresizim, çaresizim, çaresizim' diyor başsavcı. Bugün burada biz Ekrem Başkan'ın bir pazar günü hırsızlığında adliyenin pazar günü olan diğer olabilecek her şeyini de durdurup bu koca binayı Ekrem Başkan'a ve arkadaşlarına son iftira için rezerve edenlere karşı Çağlayan'da olacağım dedim.
Sizleri, arkadaşlarımla birlikte Çağlayan Adliyesi'nin önüne davet ettim. Vakit kaybetmeden İstanbul Valiliği, 'hem Şişli'de hem Kağıthane'de ve etraftaki bütün ilçelerde eylem yasağı var' dedi. Çıkamazsınız, toplanamazsınız, gelemezsiniz dedi. Büyük bir algı yönetimiyle buraya ulaşılamayacağını, buraya bir Allah'ın kulunun sokulamayacağını, girilemeyeceğini söylediler. İşte siz, yüreğinizdeki mücadele azmiyle, Ekrem Başkan'a yoldaşlığınızla, demokratlığınızla bu engelleri tanımadınız. Buradasınız.
Şimdi buradan İstanbul'a sesleniyoruz. Bakın bu meydana. Bu meydan korkmayanların, yılmayanların, evde tek başına oturmayanların, korkuyu evde bırakanların meydanıdır. Zordur, güçtür, ama imkansız değildir. Bu meydan İstanbul'u çağırıyor. Kalkın ve mücadele için Çağlayan'a akın. Sizi bekliyoruz.




