Bir cumhuriyet öyküsü !

Bir sinema filmi belki ama bana göre “tarihe not düşen” bir Cumhuriyet öyküsü… Film; 25 Ekim 2024’de gösterime girdi. Yani 7 ay önce… Ne yazık ki ben bu filmi izlemekte geç kaldığımı söylemeliyim. Yeni izledim ve çok etkilendim.

Film; Cumhuriyet’in ilk yıllarında, Ahmet Adnan Saygun’un, ilk Türk operasını besteleyip sahnelemesinin öyküsünü anlatıyor…

Atatürk; 1934’te Türkiye’yi ziyaret eden İran Şahı Rıza Pehlevi’nin onuruna Ahmet Adnan Saygun’dan bir opera yazıp sahnelemesini istiyor…

Saygun, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk opera eseri olan “Özsoy”u 26 günde tamamlıyor ve 19 Haziran 1934'te Ankara Türk Ocağı Sahnesi'nde seyirciyle buluşturuyor… Atatürk ve İran Şahı Pehlevi oyunu ayakta alkışlıyor… Oysa, opera gibi eserlerin yazılımı ve sahnelenmesi öyle kısa sürede olacak iş değildir. Bir yıl, iki yıl gibi çok uzun zaman ister. Ama Ahmet Adnan Saygun bir mucize yaratmıştır. Filmde; bu eserin yaratılması sürecinde yaşanan zorluklar, çekilen sıkıntılar ve Atatürk’ün kültür sanata bakış açısı yalın ve çarpıcı bir dille anlatılıyor.

***

Bu tür filmlerde izleyici genellikle oyuncuların girdikleri rolde, canlandırılan gerçek kişilere ne kadar benzeyip benzemediğini merak eder. Ve başarı ölçüsünü de ne yazık ki bu “görsel takıntı”larla sınırlı tutar… Örneğin; Atatürk rolündeki oyuncunun, Atatürk’e ne kadar benzeyip benzemediğine odaklanılır. Yakıştı mı yakışmadı mı? Yani işin şekilciliği daha çok ağır basar. Kişilerin ve olayların sosyolojik ve felsefi boyutu ne yazık ki ikinci planda kalır.

Ben bir film eleştirmeni değilim... Ancak bu film bugüne kadar izlediğim “Atatürk”ün konu edildiği filmler içerisinde kanımca en etkileyicisi ve başarılısı… Ya da bana öyle geldi.

***

Filmde, başta yönetmen Yağız Alp Akaydın olmak üzere rol alan tüm oyuncuları gönülden kutluyorum… Hepsi çok yetenekliydi. Giydikleri elbisenin hakkını layıkıyla verdiler. Ancak, Ahmet Adnan Saygun’u canlandıran Salih Badem, (Hiç karşılaşmadım ve tanışmadım. Sadece kimi dizi ve filmlerden biliyorum) mimikleriyle, inandırıcılığı ve verdiği güven bakımından olağan üstüydü…

Bir başka ayrıntı; filmin künyesinde her ne kadar BKM yazsa da senaryo yazımında DEM Partili TBMM Başkanvekili merhum Sırrı Süreyya Önder’in de imzasının bulunmasıydı.

Sonuç olarak, izleyenlerin bilgi dağarcığına önemli bilgi kırıntıları bırakan bir film oldu. Tekrar kutluyorum. Ve Atatürk ile ilgili bu tür filmlerin daha çok yapılması gerektiğini düşünüyorum.