Teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın çağrısı sonrası kendisini feshetme kararı alan terör örgütü PKK, Irak'ın Süleymaniye kentinde düzenlenen törenle bugün silah bıraktı.

PKK'nin silah bırakma töreni, saat 11.25’te başlayıp 11.45'te sona erdi. Silah bırakma töreninde 15 kadın ve 15 erkek toplam 30 PKK mensubu bulundu.

Silah bırakma töreni, Süleymaniye'deki Casana Mağarası çevresinde gerçekleştirildi. Alana giren basın mensuplarının görüntü almasına izin verilmedi.

Törende Barış ve Demokratik Toplum Grubu imzasıyla yapılan açıklama Türkçe ve Kürtçe olarak okundu.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, kritik günde tv100'ün canlı yayın konuğu oldu, önemli açıklamalarda bulundu.

Bakan Tunç'un açıklamaları şöyle:

* Bütün izleyenlere sevgilerimizi ve saygılarımızı sunuyoruz. Tarihi bir günde sizleri Adalet Bakanlığı’nda misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Hoş geldiniz. Çok tarihi bir gündeyiz. Terörsüz Türkiye döneminin en önemli aşamalarından biri bugün gerçekleşiyor. Silahların bırakılması bugün gündem. Özellikle 40 yıldan fazla ülkemizin gelişmesini, kalkınmasının önünde en büyük en engel olarak duran terör belasından kurtuluyoruz. Bu cumhuriyet tarihimiz için, ülkemiz tarihi için, milletimizin huzur ve güvenliği için birlik ve beraberliğimiz için çok önemli bir gün.

"Bugün 1000 yıllık kardeşliğimize vurulan hançer çıkarılıyor"

* Türkiye Yüzyıla başladığımız bu anlamlı zaman diliminde terörsüz bir şekilde Türkiye yoluna devam ettiğinde dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi olmaması için hiçbir sebep yok. Bugün 1000 yıllık kardeşliğimize vurulan hançer çıkarılıyor. Maalesef bu hançer saplandığında büyük bir sıkıntıya girmiştik. Milletimiz çok huzursuz olmuştu. Özellikle Kürt kökenli vatandaşlarımız. Bölgede en çok sıkıntıyı onlar çekti.

* O bölgenin kalkınmasının ve gelişmesinin önünde bir engel olarak durdu terör örgütü. Sadece ekonomik olarak engel değil aynı zamanda birlik ve beraberliğimize vurulan hançerdi. Emperyal güçlerin ülkemize soktuğu bu fitnenin bir an önce sona erdirilmesi ile ilgili gayretler başladı.

* Burada özellikle 26 Ağustos tarihinde Malazgirt’te sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı konuşma çok önemli bir konuşmaydı. Orada söylediği iç cepheyi güçlendirelim. Etnik kökeni ne olursa olsun Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkezi ile biz biriz, beraberiz bin yıllı kardeşliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermeyelim. Bu kardeşliğimizi bozmak isteyenlere başarılı olursa bizi paramparça ederek o emellerine ulaşarak Türkiye’nin ilerlemesini engellerler.

* Bu anlamda Ahlat’daki konuşma önemliydi. Ahlat’daki iç cephe vurgusundan sonra sayın Bahçeli’nin TBMM açılış gününde 1 Ekim’de Demliler ile tokalaşması ve sonrasında başlayan bir süreç. Bir ay sonra TBMM grup toplantısında sayın Bahçeli’nin konuşmaları ve çağrısı. Ondan sonra ki süreçte İmralı’dan yapılan terör örgütünün fes edilmesine gerek yönelik süreç ve çağrılar. Ardından terör örgütünün kendini fes etmesi ve bugünde silahların bırakılması. Silahların gömülmesi, yakılması. Bu anlamda çok önemli noktaya geldik.

* Burada Ahlat’dan daha geriye gitmek lazım. 2025 yılında sayın Cumhurbaşkanımızın Diyarbakır konuşması. Hatta biraz daha geriye gidelim. 47 kez uzatılmıştı olağanüstü hal. 2002’de son uzatma yapılmıştı. Ak Parti iktidara geldiğinde olağanüstü hal bir daha uzatılmadı ve bölgenin normalleşmesi adına önemli bir süreç başlatılmıştı. Sonrasında bölgeye büyük bir yatırım hamlesi yapıldı. Hiçbir ayrımcılık yapmadan Türkiye’nin dört bir köşesine… İşte Hakkari Yüksekova’ya da havalimanı yapıldı, Zonguldak’ın Çaycuma’sına da havalimanı yapıldı.

"Zorlu süreçlerden geçildi"

* Şırnak'a da üniversite yapıldı, Sinop’a da üniversite yapıldı. Öğrenci yurtları, barajlar, okullar, fabrikalar… Bölgenin eşit bir şekilde kalkınması hiçbir ayrım yapılmadan bunların gerçekleşmesi adına çok büyük bir mücadele yapıldı. Bu süreçte terör örgütünün provokasyonları ile karşı karşıya kalındı. Şantiyeler bombalar atıldı. Dolayısıyla çok zorlu süreçlerden geçildi.

* Terörün çok büyük maliyeti oldu Türkiye’ye, binlerce şehit verdik. Askerimizi, polisimizi, sağlık görevlilerimizi, öğretmenlerimizi, sivil insanlarımızı, korucularımızı şehit verdik. Büyük acılar yaşadık. Artık bu büyük acıların yaşanmaması ve Türkiye’nin birlik ve beraberliğinin güçlenerek yoluna devam etmesi, özellikle etrafımız bir ateş çemberi iken. Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna savaşı, güneyimizde bir terör devleti kurma çabaları ve Suriye’nin parçalanmak istenmesi. Bu noktada özellikle Türkiye’nin Orta Doğu’da ki bölgesel gelişmeler karşında da birlik ve beraberliğini etnik kökeni ne olursa olsun güçlendirerek yoluna devam etmesi mecburiyeti herkes tarafından görüldü. Bu anlamda terörün feshi ve silah bırakması özellikle dünyada da kabul gören bir durum söz konusu oldu. Türkiye için tarihi bir dönemeçteyiz.

"Terörün yol açtığı zararları saymakla bitiremeyiz"

* Terörün yol açtığı zararları saymakla bitiremeyiz. 84’den 2024 sonuna kadar 6387, TSK mensubumuzu, askerimizi şehit verdik. 1512 güvenlik korucumuz 587’si polis olmak üzere yaklaşık 15 bin güvenlik görevlisi şehit verdik. Bu sürece kolay gelinmedi. Onların bu mücadelesi, terörle mücadeledeki başarısı özellikle ülkemizin huzuru ve güvenliği için canlarını feda eden şehitlerimiz ve onların kıymetli aileleri sayesinde bu noktalara geldik.

"Bu süreç şehit ailelerimizi incitecek bir süreç değil"

* 30 binden fazlada gazimiz var. Ülkemiz için büyük acılar yaşadık. Arama tarama çalışmalarında şehit olan 12 Mehmetçiğimiz var. O ailelerin acılarını paylaşmaya çalıştık ama o acıları dindirmek çok zor. O nedenle bu süreç şehit ailelerimizi incitecek bir süreç değil. Onlar bu vatan evlatları daha kaybedilmesin bundan sonra başla analar bu acıları yaşamasın diyor. Dolayısıyla onların metanetini görüyoruz. Onlar diyor ki, ‘bizim evladımız ülkemizin geleceği için, milletimizin huzuru için, birlik beraberliğimiz için canını feda etti bundan sonra huzurumuz ve birlik beraberliğimiz gelecek, güvenliğimiz sağlanacaksa bu noktada biz her şeye varız’ diyorlar. O nedenle biz şehit ailelerimize müteşekkiriz. Onları incitecek herhangi bir tavır, tutum içerisine hiç gitmedik bundan sonrada girmeyiz.

* Süreç başladığından itibaren özellikle geçmiş tecrübelerden de yararlanarak milletimizin ilgili kurumları, MİT, TSK, Dışişleri Bakanlığımız, İçişleri Bakanlığımız herkes üzerine düşeni titizlikle eve sorumlulukla yerine getirmenin gayreti içerisinde oldu. Hepimize düşen görevler vardı. Devletin ilgili kurumları bunu tam bir koordinasyon içerisinde gerçekleştirdi. Bu koordinasyon sağlanmasaydı geçmiş yıllarda olduğu gibi koalisyonlarla yönetilseydik koalisyon olsa ve görüş ayrılıkları olsaydı… 90’lı yıllarda biz bunu yaşadık. Koordinasyonsuzluk bu başarıyı getirmezdi.

"Terörsüz Türkiye’nin şafağı söküyor"

* Sayın Cumhurbaşkanımızın iç cephe vurgusundan sonra MHP Genel Başkanı, Cumhur İttifakımızın ortağı sayın Devlet Bahçeli’nin tarihi konuşması çok önemliydi. Bu konuşmaya destek veren sayın Cumhurbaşkanımızın iradesi ile beraber bu güzel tablo ortaya çıktı. Önemli bir eşikteyiz. Terörsüz Türkiye’nin şafağı söküyor diyebiliriz. Biz burada konuşurken silahların bırakıldığını yakıldığını hep beraber görüntüler geldiğinde göreceğiz.

* Terörün bitmesini Türkiye’nin kalkınmasını istemeyenler istemez. Bölgenin üzerinde emelleri olanlar istemez. Burada Türkiye’yi sevenler ve dostları Türkiye’nin terörden kurtulmasını ister. Ülkemiz iç kamuoyunda da henüz süreci tam anlamamış olanlar olabilir. Bu süreç içerisinde daha da anlaşılacaktır. Türkiye’nin huzur ve güvenliğinin daha da tahkim edildiği süreçte daha da doğru adımlar atılmış diyecektir… Şu anda çok az sayıda da olsa bazı muhalif partilerden bu sürece sıcak bakmayanlar var. İlerleyen aşamalarda doğru bir süreçti, bunun yapılması gerekiyordu, başka çare, başka çözüm önerisi olan varsa o çözüm önerilerini de getirsin. Çok şeyler denendi Türkiye’de.

* Yıllarca silahlı mücadeleler, çözüm süreçlerinden geçtik. Birtakım tecrübeler yaşadık. Milletimizin o hassasiyetlerini dikkate alarak kılı kırk yararak devam ettirilen ve tam bir koordinasyon içerisinde yürüyen bir süreç var. Özellikle geçtiğimiz 23 yılda AK Parti ve son 5-7 yılda Cumhur İttifakı ile beraber ülkemizde sağlanan demokratikleşme, yüksek standartlı demokrasiye kavuşma ve vesayetçi anlayışın ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar teröre zemin hazırlayan durumları ortadan birer birer kaldırdı.

"Kürtçe konuşulduğu an soruşturma açılırdı"

* Olağanüstü halin kaldırılması ve sonraki süreçte ayrımcılığın ortadan kaldırılması, Kürt kökenli vatandaşlarımızın, bir siyasinin kendi dilinde propaganda yapabilmesi mümkün değildi. Bunlar yasaktı. Konuştuğu zaman hakkında soruşturma açılırdı.

* Bu noktada yine Kürtçe eğitim, Enstitülerin kurulması, Kürtçe derslerin okullarda okutulmaya başlanması. Tüm bunlar önemli adımlardı. Silahlı mücadele ile bir yere varılamayacağının terör örgütünü elebaşı kendisi söyledi. Artık Türkiye’deki ortamın temel hak ve özgürlüklerin, demokratikleşme adımlarının silahlı mücadeleyi ortadan kaldırdığını. PKK terör örgütünün anlamsızlaştığını bu neden fesih gerektiğini ve tüm grupların silah bırakması gerektiğini İmralı’dan açıkladı.

* Dolayısıyla Türkiye’de teröre zemin hazırlayan hiçbir unsur ortada yok. Türkiye demokratikleşme noktasında, Türkiye Yüzyılı’nda birlik ve beraberliğin güçlenmesi demokratik, hukuk devleti tahkimi noktasında çok büyük mesafeler aldı ve almaya devam ediyor. Terör engeli ortadan kalktığında bu süreç, kalkınma hamlesi daha da hızlanacak. 40 yıldan fazla terörle mücadele ediyoruz. Bizim bütçemizde hep birinci sırayı hep savunma harcamaları aldı. Neden? Terörle mücadele ettiğimiz için. Terörle mücadele için silaha ihtiyaç var, bombaya ihtiyaç var. Sürekli dağı taşı bombaladık.

"Bölge huzur istiyor"

* 2 trilyon dolar biz teröre harcamasaydık bu parasal maliyetler ile neler yapardık? Bunlar gerçekten çok büyük kayıplar. Yüz adet 3.köprü yapabilirdik, yüz adet baraj yapabilirdik, yüz bin km hızlı tren demiryolu yapabilirdik, yüz bin km duble yol yapabilirdik, bin adet hidroelektrik santral baraj yapabilirdik, bin adet orta ölçekli uluslararası havalimanı yapabilirdik, bin adet bin yataklı şehir hastanesi yapabilirdik. Bin adet yüz yataklı hastane yapabilirdik, bin adet bin kişilik kütüphane yapabilirdik, bin adet 24 derslikli okul yapabilirdik. Bunları saydığımız zaman ne kadar büyük ekonomik kayıp. 2 trilyon dolar bizim iç-dış borcumuzun hepsini ödemiş olurdu.

* 16 ilimizde 1 milyondan fazla insan bölgeyi terk etmek zorunda kaldı. 70’li yılların başında babam Diyarbakır-Silvan’da öğretmenlik yapmıştı. Benim çocukluğumun bir kısmı Silvan’da Topluca Köyü’nde geçti. Bölge huzur istiyor. Bölge kardeşlik istiyor. Bugün ki tarihi günde Diyarbakır'da halaylar çekiliyor. Artık oralarda turizm olacak, oralarda üretim olacak, oralarda eğitim olacak. Bölgenin çocukları okuyacak. Vatana millete yararlı insan olacak. Dağlara kaçırılmayacak, aileler huzurlu olacak. Hassas bir süreç, süreci sabote etmek isteyenler olabilir.

TBMM’de komisyon kurulacak

* TBMM’de TBMM Başkanımız Numan Kurtulmuş’un başlatmış olduğu bir süreç var. Orada bir komisyon kurulması söz konusu. Komisyon kurulması ile birlikte süreç ile ilgili konular iktidar ile muhalefet ile orada tartışılacak.

"İmralı ile görüşme kısıtları vardı"

* Adalet Bakanlığı’nda özellikle bakanlığımıza düşen bizim yapmamız gereken hususlarla ilgili DEM Parti vekilleri ile görüşmeler oldu. Konuları masaya yatırdık ve özellikle yapılması gereken ve yapılabilecek… Hukuk çerçevesinde, kanunlar çerçevesinde yapılması gereken konuları istişare ettik. Özellikle hasta, yükümlü tutuklarla ilgili talepler söz konusuydu. Bunlarla ilgili uygulamadan kaynaklı bazı problemler olabiliyordu. Bunları adli tıpa sevkleri ve cezaevine hayatlarını idare ettiremeyecek durumlarla ilgili birtakım çalışmalar gerçekleştirildi.

* İdare gözlem kurullarının kararları nedeniyle ceza süresini tamamladığı halde cezaevinden tahliye olamayanlarla ilgili talep vardı. Bunlarla ilgili ilerlemeler sağlandı. İmralı ile görüşme kısıtları vardı. 4 yıldır. Avukatlıları, milletvekilleri, yakınları ile görüşememe söz konusuydu. Süreç içerisinde bunlarla ilgili avukatlıları, milletvekilleri, aile görüşmeleri sağlanarak özellikle bu sürecin kolaylaştırılması noktasında önemli çalışmalar yaptık.

"Cezasızlık algısını ortadan kaldırma gibi bir çabamız var"

* Meclis’te yasal düzenleme gerektiren 10.yargı paketinde bazı düzenlemeler yapıldı. Orada sadece bu süreçle ilgili değil tüm adli teşkilatımızı, milletimizi ilgilendiren ve ceza adaletini ilgilendiren hususlarla ilgili düzenlemelerde yapıldı. 11. Yargı paketine kalan bazı düzenlemelerde var. Onlarda yasama yılı ekim ayında açıldıktan sonra Meclis’imizin gündemine gelecek.

* 10. yargı paketinde cezasızlık algısını ortadan kaldırma gibi bir çabamız var. Onların yanı sıra özel infaz usulleri dediğimiz mevzuatımızda yer alan ama uygulama kabiliyeti bakımından ceza miktarları bakımından uygulanmayan hususları uygulanabilir hale getirmenin çabası içerisinde bir yasal düzenleme yaptık.

Cezasını konutta çekebilecek kişiler

* 3 yılın altındaki suçlar bakımından kadınlar, çocuklar ve 65 yaşını bitirmiş kişiler cezalarını konutta çekebilecek. 70 yaşını geçmiş kişiler 4 yılın altında cezasını konutta çekebilecek. 5 yılında altında suç işleyen 75 yaşını bitirmiş kişiler cezasını konutta çekebilecek. 80 yaşını bitirmişse 6 yılın altında suçlar bakımından cezasını konutta çekebilecek. Terör ve cinsel suçlar burada hariç tutuldu.

* Terör suçlusu ağır suçluysa ve adli tıp raporu varsa ağırlaştırılmış müebbet ceza almadıysa ve ağır hastaysa bunların cezası zaten ertelenmesi söz konusu olabiliyor. Erteleme yerine cezasını evde çekme şeklinde bir düzenleme yapıldı. Doğum yapan anneler için konutta ceza imkanı getirildi.

Türk Sağlık-Sen’den Aile Hekimliği Yönetmeliği tepkisi
Türk Sağlık-Sen’den Aile Hekimliği Yönetmeliği tepkisi
İçeriği Görüntüle

Operasyonlar sadece CHP'li belediyelere mi yapılıyor?

* Yargı makamları, Cumhuriyet Savcıları bir suç işlediğinde bunun partisine veya düşüncesine bakmaz. Eğer suç işlenmiş ise kuvvetli bir şüphe varsa bu noktada gerekli adımları atmaktan çekinmez. Sadece CHP'ye yapılıyor diğerlerine yapılmıyor algısı da yanlış. Bu aslında televizyonlarda, gazetelerde yayınlandı. Hangi belediyelere bugüne kadar son yıllarda açılan davalarla ilgili. Son 10 yılda İçişleri Bakanlığı'nın soruşturma izni verdiği belediye sayısı AK Parti'nin daha fazla. CHP ikinci sırada geliyor.

* AK Partili belediyeler 30 dava açılmış 13 mahkumiyet var, 7 devam eder dava var. 10 tane de beraat var. 30 davanın 13'ü mahkumiyetle sonuçlanmış. Burada ilçe belediyeleri var, belde belediyeleri var. Özellikle suç üstü yapılanlar var. Zimmetten, görevi kötüye kullanmaktan, rüşvetten yargılanıp mahkum olanlar var. Böyle bir ayrım söz konusu olamaz.

* CHP'li belediyelere bir soruşturma yapıldığında partisi sahip çıkıyor. Genel başkan hemen sokağa davet ediyor. Miting yapıyor. Başkanımız suçsuz diyor. Soruşturma aşamasında daha dosyayı bilmiyorsunuz ama AK Partili belediyelerle ilgili 30 dava açıldı partimiz sahip çıktı mı? Parti ihraç etti. 13 tane mahkumiyet, hapse girdiler. Deprem davası yüzünden hapiste olan AK Partili belediye başkanı var.

Kaynak: Haber Merkezi