Güncel

Aziz Kocaoğlu: Tunç Bey'in yetkisi bile yok!

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin eski başkanı Aziz Kocaoğlu, hakkında 397 yıl hapis cezası istendiği dönemde yaşadıklarını anlattı.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin önceki dönem başkanı Aziz Kocaoğlu, Sözcü Gazetesi yazarı Saygı Öztürk’ün sorularını yanıtladı. Hakkında 397 yıl hapis cezası istendiği dönemle ilgili süreci anlatan Kocaoğlu, son dönemde CHP’li belediyelere yönelik operasyonları da değerlendirdi.

Başkanlık yaptığı dönemde işçiden yana olduğunu vurgulayan Kocaoğlu, o günleri şu sözlerle anlattı:

“İnanın, başkanlığım döneminde 18 saat çalışıyordum. 15 yıl hep böyle çalıştım. Gece 03.00’te belediyeye ait çalışma yerlerini dolaşıyordum. Yanlış yapıldığını gördüğümde ‘teftiş fırçası’ da atıyordum. İstihdam konusunda da alabildiğine hassasiyet gösteriyordum. Emekliliği gelen işçi nasıl olsa emekli olacak diye çalışmıyor. O çalışmayınca aynı yerde olan diğer işçi de işi gevşetiyor. O yüzden, emekliliği gelenin kıdem, ihbar tazminatlarını veriyor, emekliye ayırıyordum. Toplu sözleşmelerde de hep işçiden yanaydım.”


Kocaoğlu, 2011–2017 yılları arasında yaşadığı yargı sürecine de değindi. Dönemin savcısı ve mahkeme heyetinin FETÖ bağlantılı olduğunu, bu nedenle yargılamanın siyasallaştığını ifade etti:

“Hakkımda açılan davaya rağmen görevden alınmadım, tutuksuz yargılandım. İfadeye çağırdılar beni. Saçma sapan şeyler sordular. Ben de savcıya biraz sert konuştum. Avukatlar olayı yatıştırmak için ‘Başkanımız sinirlidir’ dediler. Çünkü, sorduğu soru, soru değildi. Ben de ‘Bu sorulacak soru mu?’ diye tepki gösterdim. Mahkemede ilk savunmamı yaparken, mahkeme başkanı, ‘Sayın beyefendi’ deyip bana belediye yasasını anlatmaya başladı. Kendisine, ‘Eğer siz belediye yasasını azıcık bilseniz bizim burada işimiz yoktu’ dedim. Ben konuşurken, mahkeme başkanının sözümü kesmesi üzerine, ‘Bir daha benim sözümü kesme’ diye tepki gösterdim.”

Kocaoğlu, beraat süreciyle ilgili olarak da şunları söyledi:

“Bizi yargılayan, operasyonu yapanlar tamamen siyasallaşmış kişilerdi. O zamanın başsavcısı da, mahkeme başkanı da FETÖ’cü oldukları için ihraç edildi. Bunlar gittikten sonra bir hakim geldi beraat kararı verdi, evlere şenlik. Yani hukuk dersi verir gibi lehimize beraat kararı verdi. Savcının esas hakkındaki görüşü de çok kıymetliydi. Gerçekten ders niteliğindeydi.”

“Beni, toplumun baskısından dolayı tutuklamadılar”


O dönem halk desteğinin ne kadar belirleyici olduğunu vurgulayan Aziz Kocaoğlu, adliyeye götürüldüğü gün yaşananları şöyle anlattı:

“Eğer adliyeye götürüldüğüm gün belki 40 bin 50 bine yakın insan orada toplanmamış olsaydı, beni tutuklayabileceklerdi. Bana ve hep yanımızda olan dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Yüksel’den, kalabalığı dağıtmamız konusunda ricada bulundular. Ben de kendilerine, ‘Bu insanları biz toplamadık ki biz dağıtalım. Dağıtmak istiyorsanız siz dağıtın’ dedim.

Eğer o gün on binlerce İzmirli toplanmamış olsaydı beni tutuklayacaklardı. Beni, toplumun baskısından dolayı tutuklamadılar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kayyum atanması da halkın tepkisiyle önlendi. Eğer gevşek bıraksalardı, büyük ihtimalle İstanbul’a kayyum atanırdı. O zaman da iyi bir direniş oldu. Bu direniş, kayyumu önledi. Toplumun tepkisini ister istemez, dikkate almak zorundalar. Yapacaklarını da zamana yaymaya çalışıyorlar.”

“CHP böyle bir partidir, mitingler sürmeli”


Kocaoğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in başlattığı destek mitinglerini olumlu bulduğunu belirtti:

“Evet, Ekrem İmamoğlu’nun arkasında bütün örgüt var, genel merkez var, belediye başkanları var, milletvekilleri var, benim arkamda siyasetten iki kişi vardı, ama 4,5 milyon İzmirli de bizimle birlikteydi.”

“CHP, şahıs partisi değil. 100 yıllık bir parti. Bu partinin sahibi üyeleri, oy verenler. Partimizin geleneği, göreneği, sağduyusu var... Bu parti zamanı gelince İsmet Paşa’ya bile ‘Gönlümüz İsmet Paşa’da ama artık yaşlandı’ dedi... Destek mitingleri kesinlikle sürdürülmeli. Hukuk devleti olsa, hukuk olsa, güçler ayrılığı olsa, hâkimler tarafsız olsa, bunlara gerek yok. O zaman adaleti beklersiniz. Adalet yok ki bekleyeyim. Olmayan şey beklenir mi? Öyle değil mi?”

“Siyasette kelleyi koltuğa almak zorundasınız”


Siyasette dik duruşun önemini vurgulayan Kocaoğlu, “tepeden inme siyasetçiliğe” karşı çıktı:

“Siyasette bir yere soyunduysanız, kelleyi koltuğa almak zorundasınız. Tamam, kimseye saygısızlık yapmayacaksınız, kimsenin hakkını hukukunu yemeyeceksiniz. Ama izzeti nefsinizi, namusunuzu ölümüne kadar koruyacaksınız. Dik duracaksınız... Siyaset, ilçenin mutfağında mahallede öğrenilir. Meclis üyeliği, Belediye Başkanlığı bilmem ne, siyaset öğrenemezsin. Tepeden inme siyasetçi olmaz.”

“Tunç Bey’in bir şeyi yok”


Son olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yapılan operasyonlarla ilgili değerlendirmede bulunan Aziz Kocaoğlu, tutuklanan belediye bürokratlarına ve Tunç Soyer’e sahip çıktı:

“Benim bildiğim arkadaşlarda hiçbir şey yok. Tunç Soyer Bey’de de bir şey yok. Ortada İZBETON şirketi yönetim kurulunun imzaladığı karar var. Başkanın bir yere imza atmasının belediye kanununa göre yetkisi bile yok. Onun için dönemin başkanını ilişkilendirecek bir şey yok. İnanıyorum ki tutuklananlar da çok kısa sürede serbest kalır... Tunç Başkanın da oradaki bürokratların da bu tür iddialardan suçlanması, hele tutuklanması doğru değil. Belediye başkanlarımızı itibarsızlaştırmak istiyorlar.”