Sokak hayvanları ‘Rızam yok’ derse
Anayasa Mahkemesi, sokak hayvanlarının ötanazi yoluyla itlaf edilmesi yönündeki kararın iptal edilmesi yönündeki başvuruyu reddetti. Ötanaziyi de ‘ağrısız ölüm’ diye savundu. Tepkiler peş peşe geldi
Anayasa Mahkemesi, sahipsiz sokak köpeklerinin barınaklarda toplanmasını ve ‘tehlikeli’ görülenlerin öldürülmesini öngören düzenlemenin iptali başvurusunu reddetti. 7 ay sonra Resmî Gazete’de yayımlanan gerekçede ötanazi “ağrısız ölüm” diye savunuldu. Karşı cephe ise uygulamanın istisna olmaktan çıktığını, toplumda nefret ve şiddeti körüklediğini söylüyor.
Anayasa Mahkemesi, sokak hayvanlarına ötanazi öngören düzenlemenin iptal istemiyle açılan davada ret kararının ayrıntılı gerekçesini açıkladı. 7 Mayıs 2025’te verilen kararın gerekçesi, yaklaşık 7 ay sonra, Resmî Gazete’de yayımlandı.‘Tehlikeli’ görülen sahipsiz sokak köpeklerinin barınaklara toplatılmasına ve kontrol edilemeyenlerin öldürülmesine izin veren Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun kapsamında yapılan değişikliklerin iptalini isteyen başvuru, yüksek mahkemece reddedilmişti.
Ötanazi savunusu
Mahkeme kararında, sahipsiz köpeklerin öldürülmesinin “keyfi bir işlem olmadığı” savunulurken, ölüm şekli ötanazi “ağrısız-acısız (acısız ölüm)” olarak tanımlandı. Gerekçede, kontrolsüz popülasyon artışının “korku ve fiziksel saldırı riski” doğurduğu belirtilerek, bunun Anayasa'nın 17. Ve 56. maddeleri kapsamında yurttaşın maddi ve manevi varlığını tehdit edebileceği ifade edildi. Kararda ayrıca, devletin hayvan popülasyonunu “insan sağlığını tehdit etmeyecek bir dengede tutma” yükümlülüğü olduğu vurgulandı.
Bornova örneği
Kararın yankıları sürerken, İzmir’in Bornova ilçesinde sokak hayvanlarının yaşam hakkını savunan gruplar, düzenlemenin “pratikte uygulanabilir olmadığını ve toplumsal şiddeti büyüttüğünü” ifade etti.
Bornova Kent Konseyi Hayvan Hakları Grubu sözcüsü Erol Akcan, gazetemize yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: “Bir yılı aşkın süredir kendi imkânlarımızla besleme ve kısırlaştırma çalışmaları yürütüyoruz. Ancak yeni yasa doğru anlatılmadığı için toplumda ayrışma ve nefret atmosferi yarattı. Bunun sonucu olarak kedi ve köpekler şiddete maruz kaldı, öldürüldü.”
Bornova kırsalında 12 köy ve mahallede ciddi popülasyon olduğunu belirten Akcan, son dönemde 55-60 köpeğin kısırlaştırılıp resmî kayda geçirildiğini, ancak bunun gönüllü çabalarla yapıldığını ifade etti.
‘Besleme yasağı hukuksuz’
Akcan ayrıca, İstanbul Valisi tarafından yapılan “beslemelerin yasaklanması” yönündeki açıklamanın yasal dayanağı olmadığını savundu Akcan, “Besleme hakkı hâlâ yasalarla korunuyor. Ayrıca fare ve haşere artışının sokak hayvanlarının beslenmesiyle ilişkilendirilmesi bilimsel değil. Tam tersine nefret nedeniyle beslemeler zaten son 1 yıldır azaldı” dedi.
Gönüllü grupların en büyük itirazı barınakların kapasite meselesi. Türkiye’de 81 il ve 973 ilçe bulunmasına rağmen yalnızca 280–300 barınak veya doğal yaşam alanı yer alıyor. Bu tablo, düzenlemenin uygulanmasının fiilen imkânsız olduğunu ortaya koyuyor.
Bornova Belediyesi Veteriner Müdürlüğü hekimi Melike Alpdağ ise mevcut kanun maddelerine atıfta bulunarak şu ifadeleri kullandı: “Bakımevlerine alınan hayvanlar bakanlık sistemine kaydediliyor. Normal ölüm ve ötanazi dahil her hayvan için ölüm raporu tutuluyor. Denetim yetkisi Tarım ve Orman Bakanlığı'na ait; gerektiğinde mülkî amirlere devredilebiliyor.”
İktidar partisi ve yerel yönetimler cephesinin kullandığı dile yönelik de ciddi bir söylem eleştirisi var. Akcan’ın değerlendirmesi çarpıcı. Akcan, “Ötanazi rızaya dayalı, karar verebilen bireyler içindir. Hayvanların rızası olmadığı için bu kelimenin kullanılması bile yanlış. Tedavi edilebilir hastalıkları olan hayvanların hızlıca öldürülmesinin planlandığı 2025 dünyasında bu yaklaşım utanç verici, toplumda şiddeti ve duygusal aşınmayı normalleştirir” ifadelerini kullandı.