Ahh güzel Türkiye’m, senin hayati meselelerini bir yana itip, milleti (terörsüz Türkiye) senaryosuyla meşgul edip öfkelendiriyoruz.
Koca Parlamento aylardır bununla uğraşıyor. Samimi bir uğraş olduğuna ve hedefine gideceğine inansam, tarafsız bir gözle izlemeye çalışırım gelişmeleri. Ama senaryonun perde önündeki ve arkasındaki patronajına bakıp sayfaları çevirdikçe, kuşku ve tedirginliğim daha da artıyor. Oyunun içinde, Kürt vatandaşlarımızın desteğini kazanıp iktidarın süresini uzatacak Anayasa değişikliğini yapmak gibi bir hedef yatıyor. Ayrıca Kürt devletinin kurulması için her türlü yardım ve desteği veren Amerika’nın, gözümüzün içine baka baka yaptığı operasyonlar ve planlar var. Bu durumda işin samimiyetine inanmak saflığını gösteremiyorum işte…
Kim istemez terörsüz ve huzur içindeki bir Türkiye’yi? Kim istemez milletin kardeşçe kucaklaşmasını ve yaşamasını? Vatanını seven herkes, ayrılık gayrılık isteyenlere karşı çıkar. Bu Kürt meselesinin temelinde, dış güçlerin kışkırtmalarının ve tahriklerinin yattığına inananlardanım. Evet doğu ve güneydoğu Anadolu bölgesini geçmişte çok ihmal etmişiz. Ama sonra devletin tüm imkanlarında buluşmuşuz. Yatırım da gitmiş doğuya, eğitim de, adalet de, sağlık da, altyapı da.. Geçmişin ihmali 40 yılda giderildi gibi.. Gidin bakın Doğu ve Güneydoğu illerine. Çoğu batıdaki illerden daha iyi durumda. Üniversiteler açıldı hepsinde, gökdelenler dikildi şehirlere, yolları batı illerimizden daha geniş ve iyi hale geldi.
İşsizliği çözemedik, çok sayıda fabrikalar götüremedik oralara ama, batı susuzluktan kırılırken, barajlar cenneti oldu oraları. GAP’ı yapabilmek için batı bölgesinde yaşayanlar çok sıkıntılar çekti. Milli bütçemizin büyük bir kısmı oralara harcandı. O bölgenin insanları Türkiye’nin her imkanından yararlandılar. Cumhurbaşkanı bile oldular. Kürt nüfusun yaşadığı yerlerden Meclis Başkanları, Başbakanlar, Bakanlar, generaller, yüksek yargı mensupları çıkmadı mı? Parlamento üyelerinin çoğunluğu o bölgenin çocukları değil mi? İşadamlarının çoğuna bakın bakalım nereli? Kürt Partisi bile var ülkemizin, hem de 57 mebusa sahip.
Çok zor bir dönemi yaşıyoruz. Ekonomik durumumuz iyi değil. Halk sıkıntı içinde. Biz dünyadan büyük faizlerle borçlar alıp, günü kurtarmaya çalışıyoruz. Bakmayın siyasilerin pembe dünyalarına, aldırmayın iktidarın uçuyoruz, dünya bizi kıskanıyor masallarına. Durumumuz hiç de iç açıcı değil. Böyle bir durumda milletçe birbirimize kenetlenmemiz, ekonomik durumumuzu düzeltmemiz, insanımızı rahatlatmamız, üretimi arttırmamız, işsizliği azaltmamız gerekmez mi? Biz bunu yapacağımıza, kalkmışız terörsüz Türkiye sloganıyla İmralı’yla yatıyor, Öcalan’la kalkıyoruz.40 bin kişinin kaatili terörist başının ayağına gidiyoruz. Gazi Meclisin üyeleri oraya nasıl gider, hiç bu işin nerelere varacağı ve sonu düşünülmez mi?
Millete sorun bakalım, Öcalan’ın ayağına gitmeye, onu affetmeye ve siyasi hayata karıştırmaya evet der mi, onay verir mi? Hem bu millet size bunun için mi oy verdi? İmralı’ya gideceğinize, sıkıntı içinde yaşamaya çalışan, çok büyük geçim zorluğu çeken, evine ekmek götürmekte zorlanan milletimizin ayağına gidip, dertlerine ortak olsanız ya.. Bir imkan yaratacaksanız Öcalan’a değil, Kürtçülük tacirlerine, kışkırtıcılarına, tahrikçilerine değil, geçim sıkıntısı çeken, hak ve adalete hasret milletimize yaratın.
Türkiye’nin Kürt’lerin ve kışkırtıcılarının bitmez tükenmez isteklerinden çok daha önemli iç ve dış sorunları vardır. Kürtçülüğün kayığına binip akıntıya kürek çekeceğimize, milletin sıkıntı ve dertlerini çözecek yelkenleri şişirmeliyiz.