Hastanelerde para karşılığı “temiz” rapor düzenlendiği yönündeki iddialar, uyuşturucu tespitinde ibreyi Adli Tıp Kurumu’na çevirdi. Savcılıklar, şaibeli sonuçlar yerine saçtan geriye dönük 1 yıla kadar tespit yapılabilen Adli Tıp Kurumu’nu tercih etmeye başladı. Artan güven ve yoğun operasyonlar, kurumun İstanbul’daki merkezinde yapılan test sayısını geçen yıla kıyasla yüzde 50 artırarak rekor seviyeye taşıdı.
Bu merkez, uyuşturucu tespitinde kritik bir rol üstleniyor. Adli Tıp Kurumu bünyesinde faaliyet gösteren Kimya İhtisas Dairesi Narkotik Şubesi, şüphelilerin uyuşturucu kullanıp kullanmadığını ve hangi maddeye maruz kaldığını belirleyen ana birim olarak öne çıkıyor.
Detaylı Analiz Süreci
Adli Tıp Kurumu Kimya İhtisas Dairesi; profesör, doçent ve doktor unvanına sahip uzmanlardan oluşan güçlü bir akademik kadroyla çalışıyor. Şüphelilerden alınan biyolojik numuneler üzerinde yapılan testlerle, uyuşturucu kullanımı ve madde türü bilimsel yöntemlerle tespit ediliyor. Analizler, birbirini tamamlayan prosedürler ve belirli bir sıralama çerçevesinde titizlikle yürütülüyor.
Biyolojik Delillerde Tespit Süreleri
Savcılık tarafından kuruma sevk edilen şüphelilerden kan, idrar, saç ve tırnak olmak üzere dört farklı biyolojik numune alınıyor. Yüksek teknolojiye sahip laboratuvarlarda incelenen bu örnekler, uyuşturucu kullanımına dair farklı zaman aralıklarını ortaya koyuyor:
-
Saç: Uyuşturucu izlerini geriye dönük 1 yıla kadar gösterebiliyor.
-
Tırnak: Yaklaşık 3 ay geriye dönük tespit imkânı sunuyor.
-
İdrar: İzleri 1 haftaya kadar taşıyabiliyor.
-
Kan: En kısa süreli tespit sağlayarak izleri yalnızca 1 gün gösterebiliyor.
Alınan numuneler mühürlü tüplerde saklanıyor ve yalnızca yetkili personelin erişimine açık tutuluyor.
Laboratuvar Güvenliği ve Artan Talep
Son dönemde adı geçen kamuoyunca tanınmış şüphelilerin numuneleri de bu laboratuvarlarda analiz edilirken, raporlamada kullanılan örnekler halen muhafaza ediliyor. Adli Tıp Kurumu ve Adalet Bakanlığı kaynaklarına göre, uyuşturucu test taleplerindeki yaklaşık yüzde 50’lik artışın temelinde iki neden bulunuyor: artan uyuşturucu operasyonları ve hastanelerde tespit edilen usulsüzlükler nedeniyle yargı makamlarının daha güvenilir bulduğu Adli Tıp Kurumu’nu tercih etmesi.
