Bildirinin giriş bölümünde şöyle denildi:
“Ülkemizin hukuk devletine, eksiksiz, gerçek demokrasiye kavuşması; herkesin barış içinde, özgür, onurlu ve müreffeh bir yaşam sürmesi için, iktidarı, tüm yöneticileri ve hukuk uygulayıcılarını hukukun üstünlüğü ilkesine uymaya ve adaletli olmaya çağırıyoruz.
Tüm sorunlarımızın temeli adaletsizliktir. Mevcut gidişe seyirci kalmamak, her duyarlı yurttaşın görevi; insani ve vicdani sorumluluğudur. Çağrımız bu sorumluluğun gereğidir. Antik çağın ünlü bilginlerinden Herakleitos’un söylediği gibi ‘adaletsizliği, bir yangından daha çabuk önlemek gerekir.’ Bu nedenle, yöneticileri ve yetkilileri uyarmayı ertelenemez bir yurttaşlık görevi sayıyoruz.”
2017 Anayasa değişikliği ile yürütme erkinin kişiselleştiğinin vurgulandığı bildiride Yasama ve Yargı’nın fiili olarak yürütmenin yönlendirmesi ve kontrolü altına girdiğine dikkat çekildi. “Demokrasinin temeli olan ‘kuvvetler ayrılığı’nın ‘kuvvetler birliği’ne dönüştüğünün belirtildiği açıklamada, “Anayasa’nın açık hükümlerine karşın AYM (Anayasa Mahkemesi) ve AİHM (Avrupa insan Hakları Mahkemesi) kararlarına çoklukla uyulmamaktadır. Yasaların uygulanmasında siyasi tercihler ve keyfilik egemen olmuştur. Makul gerekçelerden yoksun tutukluluklar, yargılama süresini gereksiz olarak uzatmak, iltisak ve irtibat gibi uydurma delillerle yeni suçlar ihdas etmek, gizli tanık kullanılarak suç icat ve isnat etmek, mahkeme kararı olmadan suçlu ilan edilenlerin mal ve mülklerine el koymak, AİHM’nin kararlarını görmezden gelmek, KAYYIM atamaları ve KHK gibi uygulamalar anayasayı, uluslararası hukuku ve insan haklarını doğrudan ihlal etmektir.” tespitlerinde bulunuldu.
Hukuk devleti askıda !
Devletin meşruiyetini hukuktan aldığına vurgu yapılan bildiride daha sonra şöyle denildi:
“Adalet, hukukun üstünlüğüyle, devlet yönetiminin hukuka bağlı ve hukuk önünde herkesin eşit olmasıyla sağlanır. Hukukun taraflılıkla ve ayrımcı anlayışlarla uygulanması devletin temelini çürütür: devletin meşruiyeti, halkın devlete güveni, adalet duygusu ve birlikte yaşama iradesi zedelenir. Hukukun ve adaletin olmadığı yerde barış ve huzur, barış ve huzurun olmadığı yerde üretim, verim, gelişme ve kalkınma olmaz. Ekonomi düzelmez, demokrasi sağlıklı yürümez.”
Adaletsizliğin bir beka sorunu olduğu da belirtildi. Ceza yasalarının öngörülemez biçimde yorumlandığına değinilen bildiride “Gazeteci, yazar, iş insanları ve siyasilere dönük keyfi gözaltı, tutuklamalar, yargıya güveni ve devlete saygıyı sarsmaktadır. Yargı mensuplarının inançlarını, siyasi görüşlerini ve ideolojik yaklaşımlarını kararlarına yansıtmaları çözülmesi gereken en ciddi bağımlılık ve taraflılık sorunudur.” denildi.
Sulh Ceza Hakimlikleri kalksın
“Gereksiz ve hukuksuz uygulamalarla anılan” Sulh Ceza Hakimliği sisteminin kaldırılması gerektiği vurgulanan açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Temel hak ve özgürlükleri gereksiz yere kısıtlayan idari uygulamalardan vazgeçilmeli; adil yargılama ilkesinin gereklerine eksiksiz uyulmalı, kayyım atamalarına ve KHK uygulamalarına son verilmeli; anayasal toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kullanan vatandaşlara yönelik orantısız müdahalelerden kaçınılmalıdır. Koruma tedbirlerine karar verme yetkisi genel mahkemelere devredilmelidir. Tutuklama ceza değil, belirli şartlarda uygulanabilecek bir önlemdir; cezalandırma amacı taşıyan tutuklama ve adli kontrol uygulamalarına son verilmelidir. Adalet gözetilmediği için on binlerce insan mağdur durumdadır. Mağduriyetin giderilmesi için cezaevlerindeki koşullar iyileştirilmeli; hasta ve yaşlı tutuklular tahliye edilmeli; denetimli serbestlik ve şartlı tahliye uygulamalarındaki keyfilik sona ermeli; kötü muamele ve işkence iddiaları ciddiyetle araştırılmalıdır.”
İktidarı ve muhalefetiyle tüm siyasi tarafları “Demokratik Hukuk Devleti” ve “evrensel hukuk ilkelerine” bağlılığa çağıran bildirinin son bölümünde şu görüşlere yer verildi:
“Herkesi hukuka ve adalete bağlı kalmaya çağırıyoruz. Kadınlara ve çocuklara karşı işlenmiş cinsel suçlar, cana ve mala kast içeren şiddet suçları ile uyuşturucu ticareti dışta tutulmak kaydıyla, bir kısmi genel af çıkarılmalıdır. Bireylere karşı suç işlememiş tüm siyasi tutuklu ve hükümlüler ivedilikle serbest bırakılmalıdır. Çağrımızı tüm duyarlı yurttaşlarımızın bilgi ve katılımı için kamuoyuna saygıyla sunarız.”
“Adalet Çağrısı” metnine imza atanlar:
Bahattin Yücel – Turizm Eski Bakanı, tarihçi, turizmci
Ertuğrul Günay – Kültür ve Turizm Eski Bakanı, hukukçu
Ertuğrul Yalçınbayır – Başbakan Eski Yardımcısı, hukukçu
Hüseyin Çelik – Prof. Dr. Milli Eğitim Eski Bakanı
Hakan Tartan – Çalışma ve Sosyal Güvenlik Eski Bakanı, gazeteci, yazar
Müslim Doğan – Kalkınma Eski Bakanı, mühendis
Abdulbaki Erdoğmuş – Diyarbakır Eski Milletvekili, ilahiyatçı
Ali Rıza Çoban – Doç. Dr., hukukçu
Beyhan Aslan – Denizli Eski Milletvekili, hukukçu
Doğu Ergil – Prof. Dr., sosyolog
Erdal Türkkan – Prof. Dr., iktisatçı, rekabet hukuku uzmanı
Figen Çalıkuşu – Avukat, yazar
Haluk Özdalga – Ankara Eski Milletvekili, mühendis, yazar
Haşim Kılıç – Anayasa Mahkemesi Eski Başkanı
Helün Fırat – İşletmeci, yönetici
Mehmet Altan – Prof. Dr., iktisatçı
Sırrı Özbek – İstanbul eski milletvekili, hukukçu, yazar
Nesrin Nas – İstanbul Eski Milletvekili, iktisatçı
Suat Kınıklıoğlu – Çankırı eski milletvekili, uluslararası ilişkiler uzmanı