3. Meşrutiyet

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Amerika'ya, ABD Başkanı Donald Trump'a ziyareti yazımızı, üçüncü bölümüyle noktalıyoruz:
ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Temsilcisi Tom Barrack, “Türkiye için en iyi sistem, 'Osmanlı millet' sistemidir” sözleriyle 'yanlış' teşhis koyuyor, Birleşik Devletler'in 47. Başkanı ile birlikte yaptıkları ' konsültasyonun' sonucunda, Amerika'nın başhekimi Donald Trump'ın 'raporunu' açıklıyordu: “Türkiye'ye ihtiyacı olan 'meşruiyeti' verelim” Herhalde bir 'dil sürçmesi' ya da 'mutat' bir 'tercüme hatası' çıkmıştı ortaya... 'Müstemleke valisi' tavırlı Tom Barrack, 'meşrutiyet' mi demek istemişti acaba? Osmanlı'daki Birinci ve İkinci Meşrutiyet'ten sonra, şimdi de Üçüncü Meşrutiyet mi oluyorduk!
O dönemin Osmanlısı'nda yönetim nasıldı; Padişah Efendimiz ve Meclis-i Umumi...
Nasıl çığırılıyordu; 'Halime'm' türküsü; 'Tombaraksın' Halime'm tek başına gel / Ben gidiyor 'Suriye' düş peşime gel...

Tam 42 bin fitten uçan gazeteciler

Bir diğer fenomen; ABD Dışişleri Bakanı 'Kübalı' Marco Rubio... Rubi midir, bordo mudur, mor mudur her neyse... Makamı bakımından, 'muhatabı' olmadığı halde, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ima yoluyla göndermece yapıyordu. Soğan-ekmek bir yana, “Yurt içinde 'Reisi' eleştirebiliriz ama yurt dışında Erdoğan'ı rencide ettirmeyiz” Politik mizahın da böyle bir 'raconu' vardır. Biz de 'mühür' yok ama 'kalem' var. Tam'42 bin fitten uçan gazeteciler'in, Amerika'dan dönüş yolunda, Reis'e yöneltecekleri sorular, saatler öncesinden, 'Medya Ombudsmanı' arkadaşımız Faruk Bildirici'ye ulaşmıştı bile...
'Çoktan seçmeli' yerine, 'açık uçlu' tercih edilen bu soruların , ÖSYM tarafından 'sızdırıldığı' tahmin ediliyordu.
Ulusların Sam Amcası; USA'dan izlenimler böyleydi işte...